21:15 - Tüm sorunlarınızın çözümü: Dahin Tesisat
19:18 - Murat Hançer’den Yeni Bir Başarı: Expedition Karavan Uluslararası Arenada Dikkat Çekti
11:27 - Fadime Türk’ün Eserleri Sanatseverlerle Buluşuyor
00:28 - Sezen Aksu için kuantumçular devreye girdi
20:54 - KANAL 7 AVRUPA’da Başarıların Hikayesi: ” Tuğçe İle Başarıdan Başarıya” Programı Başlıyor!
18:25 - Farket Müzik “40 Yürek, 40 Kadın, 40 Hayat “projesi ilk mezunlarını verdi
15:58 - Av. Tamer Acaroğlu “Ev sahibi kafasına göre kiraya zam yapabilir mi ?” sorusuna cevap verdi
15:16 - SUAT KUŞ: İnsan olmayı başarabilirsek bu dünya daha güzel olur
02:12 - “Oyuncu Aranıyor” tiyatro oyunu yeniden sahneleniyor
Her çiftin hayali dünyaya sağlıklı bir bebek getirebilmek. Çoğu zaman çiftler uzun bir uğraş gerektirmeden mutlu sona ulaşsa da bu durum herkes için kolay olmayabilir. Ülkemizde bir yılda doğan bebeklerin yaklaşık yüzde 4-5’i tüp bebek tedavisi ile dünyaya geliyor. Bir yıllık korunmasız ilişkiye rağmen gebe kalınamaması olarak tanımlanan kısırlık yüzünden çiftlerin yüzde 15’inin tüp bebek merkezlerine başvurduğunu söyleyen Kadın Hastalıkları, Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Prof. Dr. Bülent Baysal tüp bebekle ilgili son tedavi yöntemlerini anlattı.
Son yıllarda mikroenjeksiyon yöntemi ile yumurtaya sperm enjekte edildikten sonra embriyoları bulunduğu ortamdan (inkübatör isimli dolaptan) dışarı çıkarmadan dakika dakika izleme imkanı veren embriyoskop ile en sağlıklı embriyo seçilebiliyor. Bu sayede daha az sayıda embriyo transferi yapılarak yeterli embriyosu bulunanlarda en doğru embriyoyu seçme imkanı elde ediliyor. Embriyolar gelişimleri değerlendirmek için dış ortama sık sık çıkarılmıyor. Böylece en az riskle uygun ortamda kalıyorlar, gelişim hızları sürekli izlenen embriyoların bilgisayarda kaydedilen görüntüleri ekip tarafından izleniyor ve en iyi performansı gösteren bulunuyor.
Son yıllarda antagonist denilen protokol ile 8-9 günlük enjeksiyonu takiben yumurta toplama aşamasına geliniyor. Diğer uygulamalar ile aynı başarı oranlarına sahip olan bu uygulama çok yaygın olarak kullanılıyor. Hasta takibi hastadan hastaya değişiyor ve en yüksek başarı oranlarına ulaşılması hedefleniyor. Yeni geliştirilen 7 gün etkili uyarıcı ilaçlar ile günlük enjeksiyonlar şeklinde değil, daha az enjeksiyonla uygulanabilir hale geliyor. Haftada bir yapılan enjeksiyonlar ve ağızdan kullanılan ilaçlar ile hastaların yani kullanıcı kadınların daha yüksek yaşam kalitesi ve konforu hedefleniyor.
Tüp bebek uygulamalarında embriyo transferi yapıldıktan sonra geride kalan kaliteli embriyolar ailenin de izni alındıktan sonra ileriki uygulamalarda kullanılmak üzere dondurularak saklanıyor. Embriyolar yeni dondurma metodu vitrifikasyon ile hızlı şekilde dondurularak saklanıyor. Bu yöntem ile dondurulan embriyolar çok sağlıklı şekilde çözünüp iyi gebelik oranları sağlanıyor. Bazen tüp bebek programına girmiş ve folikül gelişimi için yumurtalık uyarıcı ilaçlar kullanan hastalarda yumurtalıkların aşırı uyarılması (hiperstimülasyon sendromu) durumu gelişiyor. Bu durumda embriyo transferi yapmak klinik tabloyu daha da ağırlaştırabileceğinden embriyolar dondurularak saklanıyor ve başka bir adet döneminde, ortalama iki ay sonra hastanın klinik durumu düzelince transfer yapılabiliyor. Dondurulmuş embriyoların kullanıldığı durumlarda yumurtalık uyarıcı ilaç kullanımı ve yumurta toplanması işlemleri gerekmediğinden çifte maddi, manevi daha az yük getiriyor. Rahim içi zarı uygun kalınlığa ve ekoya ulaştığında embriyolar çözülerek transfer ediliyor.
Vitrifikasyon yöntemi ile dondurulmuş embriyolarda eskiden uygulanan slow freezing yöntemi ile dondurulmuş embriyolara göre çok daha yüksek sağlıklı çözülmüş embriyo ve yüksek gebelik oranları elde ediliyor.
Son yıllarda özellikle 40 yaş öncesi dönemde özellikle meme kanseri sıklıkla karşımıza çıkıyor. Bir kadın veya erkeğin onkoloji tedavisi ile üreme hücreleri zarar görebilir ve daha sonra kendi hücreleri ile çocuk sahibi olma şansı kalmayabilir. Son yıllarda oldukça fazla sayıda oosit yani yumurta hücresi, embriyo dondurulmuş ve tedavisi tamamlanan, onkologlar tarafından gebelik izni verilen hastalara embriyo transferi yapılıyor
Son yıllarda genetik bilim dalında hızlı gelişmeler oluyor. PGT yöntemi ile daha önce genetik hastalıklar nedeni ile çocuklarını kaybetmiş, düşük yapmış birçok aile çocuk sahibi olabiliyor. Bu teknikte deneyimli bir embriyolog tarafından embriyoya zarar vermeden biyopsi yapılması gerekiyor. Böylece DNA dizilimleri bilinen genetik hastalıkların tanısı yapılabiliyor, özellikle akraba evlilikleri ile artan oranda karşımıza çıkabilen tek gen hastalıklarının tanısı yapılabiliyor, bunlar arasında kistik fibrozis, hemofili, talasemi, sickle cell anemi, myotonic distrofi, Gaucher, Tay sachs hastalıkları ilk akla gelenler. İleri kadın yaşı söz konusu olduğunda embriyonun normal görünümlü olmasına rağmen artmış kromozom anomali oranları saptandığı biliniyor. Bu olgularda PGT yapılması gebelik oranlarını artırabiliyor.
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.