23:54 - Nur Sürer’den 35 yıl sonra aynı kare
21:38 - Berrin Ak’tan Tersane İstanbul’da özel çay saati daveti
20:21 - İstanbullu Gayrimenkul ile Uygun Fiyatlı Arsa Yatırımları: Şükrü Altay’ın Sektörel Öngörüleri
15:15 - Yılın son düeti Yıldız Tilbe ve Çılgın Sedat’tan geldi
11:50 - Tanfer Sağlık Grubu, 42. geleneksel yeni yıl daveti Levent’te gerçekleşti
00:17 - “Gerek yok” ile sessizliğini bozan NİDA ŞAN müzik listelerini alt üst edecek..
10:53 - Yağmur Tanyıldız’a “Yılın En Dikkat Çeken Haber Yazarı” ödülü
15:45 - Saide Guliyeva, uluslararası müzik arenasında parlıyor
15:22 - Gelin Damat Dergisi 2024 Ödülleri Sahiplerini Buldu
13:38 - Sinan Hakalmaz’dan hızlı çıkış: “Daha katedilecek çok yolum ve bestelerim var!”
Şeker hastalığı, diyabet olarak da bilinen ve vücut içerisinde yüksek kan şekeri miktarının üretilmesi sonucu ortaya çıkan bir hastalık türüdür. Pankreas organının yeterli oranda insülin üretememesi veya üretilen şekerin doğru bir şekilde emilim sağlayamaması gibi nedenler ötürü nükseder.
Buradaki bahsi geçen insülin hormonu ise glikoz değerlerinin enerjiye dönüşüp besin kaynağı olabilmesi için pankreas bezleri tarafından üretilen bir hormon olarak yer alır. Vücudun üretilen insülini normal bir şekilde kullanamaması sonucu glikoz seviyesinin yükselmesi, diyabet hastalığının oluşmasına neden olmaktadır. Bu durum itibariyle bilinmesi ve uygulanması gereken birtakım unsurlar var olmaktadır. Şeker hastalığının belirtileri, diyabet tipleri, gizli şeker kavramı, diyabetin oluşturduğu riskler, şeker hastalığında yapılması gerekenler ve beslenme yöntemleri olmak üzere çeşitli başlıklar yer almaktadır.
Şeker hastalığı, genetik faktörler sonucu ortaya çıkan bir hastalık türüdür. İlk belirti olarak öncelikle aileden gelen kalıtsal unsurlar araştırmalı ve bu yönde hareket edilmelidir. Diğer bir belirti olarak pankreas kökenli hastalıklar yer almaktadır. Pankreasın geçirdiği rahatsızlıklar, diyabete de sebep olabilmektedir. Ek olarak aşırı iştahlanma ve kilo alma durumu da şeker hastalığının önemli belirtileri arasında yer almaktadır. Bu belirtilere ek olarak;
♦ İnsülin direncinin zayıflaması
♦ Bilinçsiz bir şekilde hareketsiz yaşama alışmak
♦ Kadınlarda görülen hormonsal bozukluklar
♦ Gebelik süreçlerinde dönemsel olarak şeker isteğinin fazla olması
gibi belirtiler, şeker hastalığının altında yatan belirtiler olarak ortaya çıkmaktadır.
Diyabet hastalığı, çeşitli alt kategorilerde yer alan türlere sahiptir. Bu türler, vücudun şeker oranının az olması veya aşırı şekilde yer almasına göre farklı tepkiler göstermesiyle oluşmaktadır. Tip 1 diyabet, Tip 2 diyabet ve gestasyonel diyabet olmak üzere 3 ana türe ayrılmış olarak diyabet hastalığı, kan şekeri oranının değişiklik yaratmasına göre kategorize edilmiştir.
Diyabet hastalığının ilk türü olan tip 1 diyabet, insülin hormonunun eksik olması veya hiç olmamasından dolayı kaynaklanan diyabet türüdür. Genç yaşlardan itibaren ortaya çıkar ve klinik olarak var olan belirtileri uzun bir süre boyunca anlaşılmaz. Zaman içerisinde ilerleyerek devam eden hastalık süreci, kandaki şekerin fazla olması durumunda önlem almaya yardımcı olan beta hücrelerin tahrip olması ile ileri seviyelere ulaşır. Ardından insülin hormonuna bağımlılık, kalıcı hale gelerek tip 1 diyabet hastalığı meydana gelir. Stres ve travma bozuklukları da tip 1 diyabeti tetikleyen unsurlar arasında yer alır. Vücuttaki bazı doku grupları, tip 1 diyabet kapsamında zarar görebilmektedir. Ek olarak tip 1 diyabetin tespiti konusu, 3 ay gibi bir süre içerisinde yapılan ölçümlerin %6 ortalamasının üzerinde olması ile varlık gösterir.
Şeker hastalığı türleri arasında yaygın bir çeşidi oluşturan tip 2 diyabet, kandaki şeker seviyesinin çok yüksek seviyelere ulaşması ile meydana gelir. Aşırı kilo, dengesiz beslenme ve stres gibi faktörler, tip 2 diyabeti tetikleyen unsurlardır. Bu unsurların belirtileri ise aşırı susuzluk durumu, sık sık idrara çıkma ve yorgun hissetme gibi belirtiler olarak mevcut olmaktadır. Ayrıca kalp ve sinir sorunları da tip 2 diyabetin ortaya çıkardığı olumsuz hadiseler arasında yer almaktadır. Tip 2 diyabetin kontrol altına alınması için diyet uygulaması, çeşitli ilaç takviyesi ve doktor kontrolleri gerekmektedir. Bu önlemler, hastalığın erken teşhisinden ileri seviyelere ulaşmasına kadar olan tüm süreçler için geçerli olabilmektedir. Bu durumun belirlenmesi ise tıbbi muayeneler ile oluşmaktadır.
Hamilelikte şeker hastalığı olarak bilinen gestasyonel diyabet, gebelik sürecinde vücut için üretilen insülinin yeterli olamamasından kaynaklanan bir şeker hastalığı türüdür. Genellikle hamilelik süresi boyunca varlık gösteren ve doğum gerçekleştikten sonra sona eren bu diyabet türü, ailede şeker hastalığına yakalananlar ve kilo fazlası olan kadınlarda ortaya çıkmaktadır.
Şeker hastalığı, çeşitli kan değerlerinin kategorilere ayrılması ile tanımlanmaktadır. Bu tanımların dışında yer alan gizli şeker, pre-diyabet olarak da bilinen farklı bir durumu ifade etmektedir. Kan şekerinin yeterli miktardan fazla olarak yüksek seviyede olması, gizli şekeri açıklayan bir durumdur. Basit usulde gerçekleşen şeker testlerinde ortaya çıkmayan gizli şeker, ilk etaplarda yer alan seviyelerinde büyük bir problem yaratmamaktadır. Ancak çeşitli önlemlerin alınması gerekliliği, her zaman önemini korumaktadır. Bu noktada, kan şekeri değerini dengelemek adına birtakım adımlar atılmalıdır. Doktor tavsiyesi ile şeker içeriğine sahip olan ürünleri tüketimi konusunda dikkat edilmelidir. İlgili önlemler çerçevesinde daha hareketli bir hayat içerisinde yaşamak, temel öneriler kapsamında yer almaktadır. Aksi halde dikkat edilmeyen ve alınmayan önlemler, gizli şekerin tip 2 diyabetine dönüşmesi olarak sonuçlanmaktadır.
Diyabet, genetik hastalıklar arasında yer alan bir hastalık türüdür. Bu özelliği nedeniyle engellenmesi, kalıtsal niteliklerden dolayı tamamen gerçekleşememektedir. Ancak azaltılması ve yavaşlatılması gibi faktörler ele alınabilmektedir. Bu noktada oluşabilecek ilk risk, gelecek kuşaklarda yer alan aile üyelerin de diyabet hastalığına yakalanma ihtimalidir. Bu ihtimalin gerçekleşme olasılığı, ailenin genetik olarak şeker hastalığını ne kadar aktardığı ile alakalı olmaktadır. Diğer bir risk faktörü ise obezite hastalığıdır. Obezitenin aşırı kilo alma durumu ile gerçekleşmesi, şeker hastalığı ile ortak bir belirti olarak varlık göstermektedir. Genellikle şeker hastalığı olan kişilerin de obezite tehdidi ile karşılaşması, bu durumu resmileştiren unsurlar arasında yer almaktadır. Ek olarak yüksek şekerden dolayı beyin fonksiyonların negatif olarak etkilenme durumu da mevcut olmaktadır.
Şeker hastalığı, kesin bir tedavisi olmayan ve vücut içerisinde zaman zaman nüks eden bir hastalık türüdür. Vücut içerisindeki pankreas organın insülin üretimi ve bu üretimle ilişkili sorunları kapsayan bu hastalık, kısmi olarak yavaşlatılması ve önlenebilmesi için birtakım yapılması gereken noktalar yer almaktadır. Bu noktalar içerisinde öncelik, içerisinde şeker olan ürünlerin tüketiminin dengeli bir biçimde yapılmasıdır. Doktor kontrolü ile günlük tüketilmesi gereken şeker miktarı aşılmamalıdır. Ek olarak beslenme konusunda karbonhidrat, meyve şekeri ve yağ tüketimi konusunda porsiyon miktarlarına dikkat edilmelidir. Bu unsurların şeker hastalığı ile doğrudan ilişkisi, dikkat faktörünü de arttıran nitelikler arasında yer almaktadır. Şeker hastalığı konusunda erken teşhisin önemi büyüktür. Çocuklarda görülme ihtimali de olan şeker hastalığı, erken yaşlardan itibaren fark edildiği ve çeşitli önlemler alındığı takdirde, vücut dengesini bozmayacak şekilde kontrol altında tutulma avantajına dönüşebilmektedir.